23 Mayıs 2014 Cuma



İnsan sabrı öğrendiğinde ölümsüz olacaktır..

Dünya hep aynı isimler üzerine mi kurulur diye düşünürüm bazen sonra isimlerin derinliğine takılırım.İnsan isminin gücünü,kuvvetini,duygusunu mu alır acaba?Dünya kaç kere kuruldu bu ilkse bizden sonra da var olmaya devam edecekse yine mi bizim isimlerimiz olacak.İsmimizin her dilde anlamı başkaysa,daha mı karmaşık yaşayacağız mesela benim adım ne anlamı ne ? Adım olmasa ben ben olmaz mıyım?
Peki sen hep aynı isimle mi karşıma çıkacaksın,yoksa eski eski zamanlarda daha masallar bile yeni yeni var oluyorken o zamanlarda işte böyle bir masal mı varmış. Evren bu isimleri ezberledi aynı isimleri özellikle mi yan yana getirdi.O masalları bulup çıkarmalıyım olduğu yerden ufacık bir not vardır bende oradan yola çıkar öğrenirim bu duygunun diyeti ne,Kaç ağlama,kaç gülme,kaç üzülme bilmem kaç hayal kırıklığı,belki o masal zamanında yaşayanların bana verecek sırları vardır.

Yaşanmadan nasıl duygu olur ki? Doğru önce yaşamak gerekir,sonra duygu olur,sonra özlem ve sonra aşk belkide illa bu sıralama olmasa da eski masal zamanında yaşayanların bu konuda da sırları vardır eğer bizim zamanımızı yaşadılarsa, onlara soracak çok şey var.

İnsan yaşadığı anı sorgular.Ben yaşarken aşkı sorguladım.ne olmadığına karar verdim ne olduğunu hala bilmiyorum.Gökyüzünü sorguladım ona dalıp gitmiştim o anda yüceliğine,uzaklığına kapılmıştım.Hep uzakta olan değerlidir bunu eski masal zamanında yaşayanlara sormama gerek yok çünkü öyledir.
Sonra sevgiyi sorguladım.Kaç tür sevgi var.Aile sevgisi,dost sevgisi,sen sevgisi..

Şimdilerde "sabır"ı sorguluyorum.Ne kadar sabredebilirim.Sabır, sabrederken kazanacaklarımızla mı ölçülür? Yoksa kaybettiklerimizle mi?

Ya acelem varsa benim hayata hep,hep geç kalmış hissediyorsam kendimi,yeşile,doğaya ağaca,sevgiye..
Belki az yaşayacağım belki de ondandır bu acelem.
Yeni yeni sabretmeyi,beklemeyi öğreniyorum.Ve yine öğreniyorum ki herkes farklı şekilde sabretmeye mecbur bırakılıyor.Sabrın cevabını almadan,yaşayarak öğreniyor.

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Kömür Karası,İnsanlık Yarası



Ne zaman vicdan sağırı olduk?Oysaki biz kendi sınırlarımız dışında insanların canı yandığında yardıma koşardık.Bırakırdık siyasetin pis oyunlarını,parayı pulu kim elinde ne var ne yok verirdi.Bizim köklerimizde vardı bu yardımlaşma,dayanışma bu topraklardaydı.Hepimiz bu topraklardan doğduğumuza göre yas tutmak,dua etmek,yardım etmek uzak olmamalı bizlere 

 Ne zaman birbirimizi bu kadar kırar olduk siyasi fikirlerimiz davranışlarımızın temelini oluşturmaya başladı.Bizden olmayı dışlamaya ötelemeye başladık.Özgürlük dedik ama  bize göre hatalı olduğunda Ermeni dedik,Yahudi dedik,Alevi  dedik biz bu kavgaları yaparken insanlar yaşamlarını yitirdi.Hayır dediği için mücadele ettiği için hep bir satır fazla okuduğu için sizden olmadığı için...
Öldüler yaş sınırı da yok artık oysaki yine bu topraklarda ki insanlar küçüklere ölümü hiç yakıştıramaz.Ölüleri ayrıştırmaya kalktık bizden,sizden Ölenlerin yaşları kaçtı 15! 19! 24 ! belki de önünde baharları vardı sevdiği kız olacaktı,kalbi ağrıyacaktı.Yanağından bir buse almak için güzel şiirler okuyacaktı.
Tüm bu yitirdiklerimiz bize kaybettiklerimizi hatırlatmak için yeterli değil mi?

Biz bu topraklarda cenazeye saygı gösterdik,televizyonu açmazdık,yalnız bırakmazdık,gözlerimizde yaş dudaklarımızda kırık bir tebessüm her içeri giren anılarını yad ederdi yani öleni hep güzel hatırlardık.
Ölenin arkasından ağlayana'ölü sevici' demeye başladılar.Karanfil bıraktık,minik bilyeler,tomalarıyla geldiler.
Ama hep beraber olmalıydık yan yana omuz omuza her yitirilen yürek bize biz olduğumuzu hatırlatmalıydı.Herkes hep bir ağızdan neden diye sormalıydı olmadı yapamadık.

Bizler bunun yerine siyaset meydanlarında 'dayılandık' kızdık,bağırdık bizi sevenlerden hep bir oy daha fazla almak için.
Doğruya sizin vicdanınız kaç oy?

Mevsimlik işçiler öldü trafik terörü dendi sustuk,ihmal dendi sustuk biz sustukça ihmallerde arttı.Tüm teknik evraklar teoride doldu.Büyük patronlar bir takım elbise fazla alsın,güzel bir saat fazla taksın diye çalışanlar helalleşerek çıktı evlerinden ölüme gittiğini bile bile karısına yeni bir mutfak sözü verdi,çocuğuna kıyafet sözü 
Karanlıktan çıktığında yeni doğan güneşe şükretti yeniden görebildiği için.
Şimdi ne olacak anladık mı? 
Ders aldık mı yaşadıklarımızdan?
Kesinlikle hayır.
Bu ülke 99 depreminden ne kadar ders aldı ki Somadan ders alsın.


6 Mart 2014 Perşembe

Konuşanı tahtaya yazarım..Yanına da çarpı koyarım!


Okulun ilk günleri sınıf yeni yeni kaynaşıyor,tatilde yapılanlar konuşuluyor.sınıfta bir gürültü,patırdı.Öğretmeniniz yanına yardımcı seçmek istiyor bir nevi asistan.
Hemen "Sınıf Başkanlığı" seçimi düzenleniyor.Kendine güvenen adaylar tahtaya çıkıyor.Demokrasi,seçme ve seçilme bilincimiz gelişsin diye "genel oy esaslı başkanlık seçimleri"başlıyor.Adaletli olsun her şey kimse kimseye kin gütmesin "-Oğlum bak teneffüste görüşürüz.!" demesin diye seçimler açık oy,gizli sayım usulü yapılıyor.Sınıf başkanı seçiliyor. Hemen ardından bakanlar kurulu üyeleri."Çevre ve Temizlik Kolu,Kütüphane Kolu,Önemli gün ve Haftalar Kolu.."seçilerek seçim faslı tamamlanıyor.

Başkanın yegane görevi"Öğretmen yokken sınıfın refah ve huzurunu sağlamak!"Bir nevi öğretmen vekili.İlerleyen günlerden bir gün öğretmenler toplantısı yapılıyor.Kapalı kapılar ardında ne konuşuluyor,ne yapılıyor hala muamma.(kapalı kapılar ardında ne konuşuyorsunuz,madem bize söylemeyeceksiniz neden mesai saatleri içinde!)

Başkan sınıfın huzurunu koruyacak en az ses bizim sınıftan çıkacak.hatta ve hatta "çıt"bile çıkmayacak. Başkan konuşanları tahtaya yazıyor bir de ısrar edersen yanına çarpı koyuyor.
Tamam yaz yazma demiyorum ama benim çıkardığım sesle erkek bir arkadaşımın çıkardığı ses aynı mı aynı listeye yazmasana.

Ayrıca çok konuşandan zarar gelmez.Asıl konuşmayandan korkacaksın.O konuşmayan çiçek olan arkadaşın kafasında ne fırtınalar kopuyor bakalım.Ailesel sorunları mı var?Sıra arkadaşıyla mı küsmüş? Sor öğren sen seçimle iş başına geldin ilgilen azcık!
Hem konuşan arkadaşların işi ileride hazır.çünkü sınıfta farkında olmadan staj yapıyorlar.

X: "-Ortak ya geçen Cansuyla tartışmıssın hayırdır?(İnsan Kaynakları müdürü,Psikolog)
Y:"-Bu kalemi köşede ki kırtasiyeden 10 liraya aldım."(Reklamcı)
Z:"-Öğretmenin geçen çözdüğü soruyu anlamayan var mı?(Öğretmen)
A:-"Kanka dün sen benden 5 lira borç aldın.Bugün vermezsen yarın 50 kuruş fazla verirsin ha"(Bankacı)
B:"Harika bir saç örgüsü öğrendim."(Kuaför
Özetlemek gerekirse;Çok konuşandan zarar gelmez,Konuşmayana bak sen!

(Karikatür kaynak :http://karikaturbul.com/900)

3 Mart 2014 Pazartesi

Çıkarın Bihter botlarını,Sürün Hürrem boyalarını..İzlerken tüketin yeter ki tüketin :)



Eskiden Shakira kemerleri vardı.Adı Shakira kemeri ama bildiğin dansöz kemeri.Tak beline kıvır ha kıvır bize uzak şeyler değil bunlar biz ki oyun  havasından halaya yatay geçiş,ordan kasap havasına dikey geçiş yaparız Shakira kemeri tam bizlik.Daha sonra süperstar Tarkan'ın zilleri çıktı piyasaya sevdik tabi sevilmez mi hem çok portatif at çantaya nerde müzik tak zilini bide Shakira ile kombin yaptın mı tamamdır.

Daha sonra gündemdeki dizilerle değişti kıyafet anlayışlarımız.Sıla tokaları,Sümbül Hanım eşarpları,Seymen Ağa yüzüğü,Polat Alemdar montu ve  daha niceleri..Daha popüler oldukları zamanlara gelirsek Bihter botları! fazla topuklu,kısa bilekten bot sen ben giysek kimse dönüp bakmaz ama Bihter giymişti.Çok beğenenler aldı almayanlar da eminim benim gibi dur bir deneyim dedi.

Bizim dizileri bu kadar içselleştirdiğimizi,benimsediğimizi adeta içinde yaşadığımız görülünce "Baş roldeki gibi giymelisin" akımı tüm hızıyla devam etti ediyor da zaten.
Ama nasıl  fark etmesinler klasik bir ev hanımı sabah kalkıyor çocuklar okula,koca işe evi topla 
hafif doz bir gündüz kuşağı akabinde akşam yemeği saat 20.00 O bir Bihter Ziyagil!

Aşk-ı Memnu da asla yapmayacağı,komşusu yapsa "cık cık cık evli barklı kadın " diyeceği,ayıplayacağı şeyi yapıyor Behlül'e gönlünü kaptırıyor.Bir başka dizide kıvrak zekası,güçlü yapısıyla babasının eski dostlarından intikam alıyor. Hiç binemeyeceği arabalara biniyor,yalılarda yaşıyor. Giyemeyeceği kıyafetleri giyiyor.İşte her şey bundan sonra başlıyor.O kıyafetler giyilebilir,takılar ulaşılabilir hale getiriliyor.Diziyle aynı anda "A'nın üzerinde ki mont şu marka ve şu fiyat" "B'nın stilini yakalamak ister misiniz?"Hemen ardından online satış siteleri kartına güvenen alsın.Alamayan ne yapsın ? Hiç üzülmesin bir hafta sonra çakma tabir edilen az orjinal ürünler çıkıyor.Al giy işte aldın mı? Aldın tüketim oldu mu ? Evet!
Şimdi diziyi izlemeye devam amaç aldırmaktı zaten :)




28 Şubat 2014 Cuma

Not almak derken.

Bu aralar hep not almam lazım.Çünkü unutuyorum..!

Cumhurbaşkanını kim seçecekti,Anadolu da ilk hangi devletler kuruldu. x'i nasıl bulmalı.Ayşe bu işi tek başına nasıl yapsın en iyisi Merve den yardım alsın.Bir musluk bu havuzu doldurmaz iyisi maliyeti artırın gidin bir musluk alın.İşte beynim tam da bu kıvamda. Biraz hava alıyım derim soru çözerim ama sonuç olarak durum bu.
Bana sorarsanız en eğlenceli ders tarihtir.Bir de yakınçağ tarihi ise tadından yenmez. Her şey o kadar günceldir ki bağlantı kurmak çok kolaydır.Annem doğduğunda şu parti iktidarmış. Abim yazık tam da Çernobil faciası varken ben Körfez savaşı çocuğuyum.Diyorum ya hep bağlantı :)

En masum derste coğrafyadır hep nedenler vardır ve o nedenlerde dağlar ya da enlemdir.yorum şaşmaz Sinop soğuk Antalya sıcak ise enlemdir.İzmirden git Ağrıya üşürsün tabi neden ? hep o yükseltiden işte. Mera hayvancılığımı dedin,yazlar yağışlı kışlar ,kar yağışlı yani hep yağış mı var? olsa olsa Erzurum - Kars.


Ah geometri sana hiç değinmeyeceğim.Thales,Pisagor,Öklit...öbür tarafta iki elim yakanızda hayır derdiniz neydi Nil nehri taşıyomuşta sizde herkesin toprağını bu yolla ölçüyormuşsunuz.Bırakın taşsın Nil nehri ama şunu da farkettim geometri tarihi olsaymış kesin severmişim :)

Türkçem güzel dilim konuşmak kadar yazmakta kolay olsaydı seni.-de'ler -ki'ler ayrı mı bitişik mi? "mi" hep ayrı.

Matematiğe değinmeden olmaz.O ki yıllarca benim korkulu rüyam en uyuz olduğum aslında sayılarında bir gizemi var dediğim yıllarca ne senle ne sensiz uğraşıp durduk birbirimizle.Sonunda benim ve arkadaşımın büyük gayretleriyle yeni yeni birbirimizi tanıdık.2 yıldır da çok içli dışlıyız ve evet sevdim seni.
Öyle çokta abartacak bir ders değilmişsin.

Benim okuduğum 5 ordan,3 ordan 4 te ordan 12 yıllık müfredat aslında bunlardan ibaretmiş.Sayfalar dolusu bilgiyi ezberletmek,sınavla sözlüyle korkutmak yerine Osmanlıyı anlatırken Topkapı Sarayına 1.Dünya Savaşının özeti Çanakkale'ye götürselermiş her şeyi açıkça anlarmışız aslında.
Sınav,sözlü,büyük sınav üçgenine sıkışıp ne kadar öğrenebilirsek artık!

18 Aralık 2013 Çarşamba

KENDİME YAZILAR - Mahfi Eğilmez yazıları: İşsizlik Histeresisi

KENDİME YAZILAR - Mahfi Eğilmez yazıları: İşsizlik Histeresisi: İşsizlik oranı, işsiz sayısının toplam işgücüne bölünmesiyle hesaplanıyor. İşgücü tanımı değişmekle birlikte genellikle 15 - 64 yaş arasınd...

30 Temmuz 2013 Salı

Dışarıda bir ay vardı,deniz vardı,dışarıda bir rüya yelkenlisi vardı denizin üzerinde:

İnsana yalnız büyük ,şefkatli, güzel şeyler düşündüren

Dışarıda denizin kıyısında kırların ağaçların dünyası.

                                                                         Nazım Hikmet